Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
1986 Bolu doğumluyum. Psikoloji lisans eğitimi Doğu Akdeniz üniversitesinde, yüksek lisansımı Esenyurt Üniversitesinde klinik psikoloji alanında tamamladım. Bunun akabinde birçok eğitime katıldım. Aynı zamanda aile danışmanlığı ve pedagojik formasyon eğitimlerini Bolu İzzet Baysal Üniversitesinde tamamladım. Katıldığım eğitimler ise, bilişsel davranışçı terapi eğitimi, EMDR terapi eğitimi (1. Ve 2. Düzey), EMDR ile bağlanma problemleri eğitimi, EMDR flash tekniği eğitimi, çocuk ve ergenlerde EMDR eğitimi, moxo dikkat testi eğitimi, attentioner terapi eğitimi, brainspotting eğitimi, çift EMDR terapi eğitimlerine katılıp uygulamaya hak kazandım. 11 yıllık çalışma hayatında birçok farklı alanda iş deneyimlerim oldu. Özel eğitim, özel hastane, özel okul, özel gibi. Şu an sadece kendi ofisimde danışanlarımla birlikte devam etmekteyim.
Birçok EMDR eğitimine katılmışsınız ve katılmaya da devam ediyorsunuz anladığım bunu biraz anlatabilir misiniz?
Emdr Türkçe açılımı ile göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme psikoterapi yaklaşımıdır. Kısa süreli terapi yöntemleri arasındadır. Çift yönlü uyarım ile travmalara karşı duyarsızlaştırmaya yardımcı terapi yöntemi. Travma dediğimizde 2 türlü travma vardır. Büyük T travma ve küçük t travma. Büyük T travmalar taciz, tecavüz, kaza, deprem, sel, küçük t travmalar kişiden kişiye göre değişen annenin kedi görünce ‘eyvah kedi’ demesi, boşanma, maddi sorunlar gibi açıklanabilir.
0 yaşından itibaren her yaş grubuna uygulanmaktadır.
Hem yetişkin, hem de çocuk ve ergenlere uugulanabiliyor.
Kanser, kaygı bozuklukları, fobi, şizofreni, OKB, bipolar bozukluk, bağımlılık, depresyon, panik bozukluk, ottoimmün hastalıklar, fibromiyalji, migren, travma sonrası stres bozukluğu, kompleks travma sonrası stres bozukluğu, kişilik bozukluğu ve borderline tanılarını alan çoğu kişinin geçmişinde travma yatar.
Emdr’nin gelişimi 1987 yılında Dr. Francine Shapiro’nun göz hareketleri ile rahatsız eden düşüncelerin şiddetini azaltabildiğini tesadüfen bulmuştur. Türkiye’de ise 1999 yılında yaşanan depremden sonra aktif bir şekilde kullanılmaktadır.
Düşünen varlık olarak insan olan herkes travmayı tadıyor hayatında.
EMDR terapisi beynin sağ ve sol loplarının daha aktif çalışması ile bireyin geçmişte yaşadığı olumsuz anılarına duyarsızlaşmasını sağlamakta ve bu anılardan dolayı geliştirdiğiniz olumsuz inançlarında olumluya dönmesini sağlar.
Çaresizim, değersizim, değersizim, önemsizim, dayanamam, kontrol edemem, güçsüzüm, tehlikedeyim gibi…
Zihinde anı ağları vardır ve işlenmeyen her anı zihinde canlı canlı yaşamaya devam eder. Günlük hayatınızda yaşadığınız herhangi bir olay gerek duygunuz gerek beden duyumunuz ile geçmişteki olayı tekrar tekrar yaşamanıza sebep olmasının yanında geçmişteki tepkilerinizin kısır bir döngü gibi yaşamanıza sebep olur.
EMDR terapisi sadece geçmiş anılar ile çalışmaz. Geçmişte yaşamış olduğunuz anıların etkileri şu an geliştirdiğiniz semptomları etkiler. Bu yüzden aslında EMDR şu an üstünden de çalışır. Bunun yanı sıra gelecekle ilgili kurduğunuz olası felaket senaryolarınız üstüne de çalışmaktadır. Ayrıca yeni bir bakış kazanmanıza, olumlu duyguları hissetmenize ve hem kendinizi ve hem ilişkilerinizi olumlu yönde değiştirmektedir.
Geçmiş, şuan ve gelecek…
EMDR bir hipnoz yöntemi değildir. EMDR’nin herhangi bir yan etkisi yoktur ve beynine herhangi bir elektrik akımı vermez. EMDR terapisi anıları silmez onlara duyarsızlaştırır ve bu sayede bugün yaşadığınız semptomların azalmasına yardımcı olur.
Seansların uzunluğu hakkında hiçbir uzman size net bir cevap veremez. Çünkü terapi süreciniz sizin başa çıkma gücünüze, yaşadığınız olayların tetikleyicilerine ve yaşadığın travmatik anılarınızın sayısına göre değişmektedir.
İlaç kullanımları (antidepresan) çok artması ile ilgili bir ruh sağlığı çalışanı olarak ne düşünmektesiniz?
Günümüzde ilaç kullananların sayısının artmasının yanında ben bu soruya şu açıdan bakıp cevap vermek istiyorum. Acaba insanlar ilaç kullanırken sadece ilaç bir tek başına sağlıklı bir çözüm yolu olabilir mi? Tek başına çözüm olamazsa gerçekten destek alabiliyor musunuz? Tabi ki ilaç kullanılması gereken durumlar olacaktır. Fakat terapi yani psikolojik destek almak insanları daha sağlıklı bir bakış açısına sahip olmasına ve travmalarına karşı duyarsızlaştığında yaşadığı problemler de o doğrultuda iyileşmeye başlayacaktır. Fakat kimden psikolojik destek aldıkları da çok önemli bir mevzu.
Psikolojik destek aldığımız kişi neden bu kadar önemlidir?
Biz emdr terapisini uygulayanlar şöyle tabir ediyoruz aslında bizler travma terapistleriyiz. Saha da psikoloji bölüm mezunu almadan kendini psikolog olarak taktım eden, sadece birkaç sertifika programına katılıp kendini yaşam koçu olarak tanıtıp insanlara psikolog gibi yaklaşıp danışan gören, hatta ağzı güzel laf yapıp danışan görenler bile biliyorum. Hal böyle iken bir ameliyat olacak olsanız doktor olmayan bir kişiye ameliyat ettirir miydiniz kendinizi? Ruh sağlığınıza gelince bu konuda sizin için bir o kadar önemli olmalı çünkü o kişiler sizin travmanızı tetikleyebilir ve ruh sağlığınıza zarar verebilir. O yüzden destek aldığınız terapistinizin hangi bölümü okuduğunu, yüksek lisansını ve hatta aldığı eğitimlerin neler olduğunu ve o eğitimleri de kimlerden aldığını lütfen sorun. Birde terapistinizin bile psikolojik destek alıp almadığını da sorulması gereken sorulardan biri bile olabilir.
Psikologlar da psikoloğa gitmeli midir sizce?
Kesinlikle evet. Bizim toplumumuzda ‘sen nasıl psikologsun senin de psikolojin bozulur mu’ diye bir bakış açısı var. Psikologlarında duyguları ve bir hayatı var. Terapi odasında psikoloğum, dışarı da ben sadece Melda’yım. Bunun yanında bir de size gelen danışanlar travmaları ile geldikleri için danışanın travması psikoloğun travmasını tetikleyebilir. Bu yüzden bir psikoloğun ilk başta kendi hayatı ve sonrasında danışanlarına daha sağlıklı ve şefkatli yaklaşmaları için evet terapistlerinde terapistleri olmalı. Benim var mı diye sorarsanız güvenimin ve enerjimin tuttuğu bir terapistim ben.
Güven demişken terapist ve danışan güven ilişkisini biraz açabilir misiniz?
En çok önem verdiğim konulardan birisi güven. Hiçbir terapi yöntemini bilmeseniz de danışanın terapistine güvenmesi danışanı %40 iyileştiriyor. Bu ciddi bir rakam. Birçok kişiden duyduğum ‘acaba anlattıklarımı başka yerde anlatır mı, burası küçük yer duyulsa rezil olurum’ gibi cümleleri güvensizliğin işareti. Şunu çok net söyleyebilirim. Psikolog olarak danışanın anlattıklarını anne babası olsa dahi onlara anlatma lüksümüz yokken bunu başka yerlerde isim vererek ulu orta anlatma şansımız zaten yok ve olamazda. Terapi odasında konuşulan terapi odasında kalır. Gizlilik etik ilkesini dahilinde yargısız yüksüz danışanlarımla 11 yılımı bitirdim.
11 yıl uzun bir süre deneyimlerinizi anlatabilir misiniz?
11 yıl oldu evet ama hiçbir meslek grubu özellikle bilimsel bir dalsa bu hiçbir zaman tam oldum denemez. Bilim sürekli gelişiyor ve yenileniyor bu yüzden katıldığım eğitimler bitmiyor. Eğitimlerin dışında hocalarımızdan bireysel süpervizyon alıyor olmakta kendini geliştirme adına çok önemli. Her şey gelişirsen sen aynı yerinde sayıyorsan geri kalırsın. Güncel terapi programlarını takip etmek ve danışana en faydalı terapi yöntemleri uygulamak ve karşılığında gördüğüm bir tebessüm paha biçilemez. 11 yılın sonunda karşılaştığım zorlukların yanında hala daha araştırıp öğrenmeye devam ederken aldığım en güzel hediye danışanın ‘çok iyi geldi, iyi ki’ demesi oldu.