Öldüresiye Dövdüler

ZONGULDAK’ın Ereğli ilçesinde yaşlı

ZONGULDAK’ın Ereğli ilçesinde yaşlı adam ve kızı, öz kızı ve damadı tarafından darp edildiğini iddia etti.

Olay, 17 Ağustos günü saat 07.00 sıralarında ilçeye bağlı Serintepe Köyü’nde meydana geldi. İddiaya  göre, 81 yaşındaki Feyzullah Çelebi, sabah saatlerinde kesilen suyuna bakmak için yan ikametinde oturan damadının evinin önüne gitti. Yaşlı adam iddiaya göre, suya bakacağı esnada damadı ve damadının yakınları tarafından darp edildi. Yaşlı adamın sesini duyan kızı Ayşe Er, düştüğünü zannederek babasına bakmaya çıktığında darp edildiğini gördü. Ayşe Er’i de darp eden damat ve yakınları sürükleyerek kendi ikametlerine çıkarttı. Damat ve yakınları yaşlı adam ve kızını evde de darp etmeye devam etti. Yaşlı adam ve kızının çığlıklarını duyan vatandaşlar durumu jandarma ve 112 sağlık ekiplerine bildirdi. Adrese ulaşan sağlık ekiplerinin yaşlı adamın durumu gördüklerinde yönlendirdikleri ‘bu adamı kim bu hale getirdi?’ sorusuna ise damat tarafından ben getirdim yanıtı geldiği iddia edildi. Feyzullah Çelebi kendinin kızı Adiye Gültekin’in dövdürdüğünü iddia etti.

81 yaşındaki Feyzullah Çelebi damadından ve torununda yaşadığı şiddetti şu şekilde anlatırken dövdüren ise kendi kızı olduğunu söyledi;

‘Adım Feyzullah Çelebi. Ayın 17’sinde kalktım sabah, tavuklara, hayvanlara su vermeye indim. Evde su yokmuş, kesmişler. Arabaların arasından geçtim, geçer geçmez enseme beni bir vuruşta düşürdüler. Düşüren Şaban Gültekin, damat. Beni düşürdükten sonra tekrar vurdu sonra uşağa teslim etti. Uşak göbeğime oturdu, vurdu. ‘Etme oğlum’ dedim ‘ana ana’ diye bağırdım. Bağırınca bu da peşimden gelmiş. Bundan benim haberim yok. Kolumu kayırıyor sağa sola. Ben kendimi kaybettim. Tahminim üzerine beni tutmuşlar, elimden ayağımdan mı tuttular veya sürükleyerek mi çektiler. Merdivenden yukarı çıkartmışlar, kollarım öyle soyulmuş. Yukarıda dövüyorlar ama nerede olduğumu yine bilemiyorum. Sonradan bir baktım yanı başımda kız, Adiye Gültekin. Beni dövdüren kız, benim damadın karısı. ‘Vur, vur’ diyor oğluna. Telefon gelmiş ,telefondan benim haberim olmadı. Karakol geliyor demiş uşaklara bıraktırmış bizi. Artık öyle baygın vaziyette duruyoruz birer tarafta, sonradan jandarma gelmiş.’

4 KABURGASI KIRILDI

45 yaşındaki Ayşe Er Hastanede yapılan tedavisinde 4 kaburgasında kırık olduğu, dudağına ve kaşına dikiş atıldı ve burunun kırıldığı öğrenildi. Ayşe Er yaşadığı olayı şöyle anlattı;

‘Olay şöyle oldu; 3 arabasını garaj gibi yere güzelce çizmiş, onun yanı başına demirden ağla yapmış. Ufacık bir yer var geçirebilecek bir şekil. Babam orada ‘Ay, ay’ diye bağırdı. Ben de zannettim ki düştü. Koşar koşmaz bir baktım saldırılıyor babama. Elime sopa almak istedim ama ona izin vermediler. Bana saldıran kişi şabandı. O an onu babam göremedi. Şaban Gültekin, Emrullah Gültekin bizi orada dövdüler. Tekme, dayak, ayaklarıyla vurmalar yani her şekilde büyük bir darbe yedik.’

‘JANDARMA İŞİNİ YAPMADI, 40 DAKİKA BOYUNCA ÖLDÜRESİYE DÖVDÜLER’

 

Ayşe Er, olay yerine gelen jandarmanın, olay yerinde gerekli güvenliği almadığını ve görevini tam yapmadığı için şikayetçi olduğunu belirterek şöyle devam etti;

‘Kan izi muhakkak vardır ama maalesef jandarmamız olay yerinde fotoğraf çekmemiş. O yüzden şikayetçiyim. Görevini düzgün yapmamış. Benim elimden tutanı hatırlamıyorum, ayaklarımdan tutanı iyi hatırlıyorum. Şaban Gültekin’in damadı merdivenden yukarı kadar çıkarttılar bizi. Bundan sonra bizi köşeye attılar Babam bir köşedeydi. Ondan sonra Şaban Gültekin’in orada kızı vardı ‘Sen anneme sataşır mısın’ dedi, Babası da dedi ki ‘Gidin, gidin çabuk gidin buradan’ dedi. ‘Sizin işiniz yok’ dedi. ‘Tamam’ dedi gönderdi onlar gitti, biz kaldık. Şaban Gültekin, Emrullah Gültekin, Adiye Gültekin kaldık. Başladılar devam bize şiddet uygulamaya. Ayaklarıyla vurmaya, ondan sonra yumruk. Tahminim 40 dakika falan sürdü. 4 tane kaburgam kırık, kaşım, dudaklarım dikişli alt üst. Burnumun her iki tarafı da kırık.’

 

‘HASTANEYE YÜRÜYEREK GİRDİM’

4 kaburgası kırık olan Ayşe er hastaneye yürüyerek girdiklerini belirtti.

‘Ambulansla gittik. Ereğli Devlet Hastanesine götürdüler bizi. Ama bir şekilde bir ilgi görmedik. Kaburgalarım kırık olduğuna rağmen, yüzümde darbe olduğuna rağmen, yürüyerek müşahede altına gittik. Önce beni boğmaya kalktılar. Yeğenim ağzımı burnumu tuttu. Az kalsın, 1, 2 dakika daha sıksaydı ölecektim. Ondan sonra haber geldi. Ama onun telefonuna gelmedi, eski model bir telefon kullanıyordu. Kendi telefonu değil, ona dikkat ettim. Oradan haber geldi, ‘Jandarma yolda’ dediler. Ondan sonra ‘Çabuk çabuk bırakın’ dedi. Hemen başladılar, eniştem elma bıçağı verdi elime. Vermek istedi daha doğrusu, ben açmadım. Elektroşok yaptılar kulağıma. Tam hatırlamıyorum birinci de mi ikincide mi ne açtım. Açmak zorunda kaldım daha doğrusu. Elimi böyle sıktı, ucundan aldı bıçağı. ‘Tamam’ dedi. Ondan sonra, büyük ekmek bıçaklarından geldi. Yine açmak istemedim. Ondan sonra tekrar kulağıma elektro şok verdiler. Sonra mecbur kaldım yine açmaya.’

‘ÖLÜMÜ TATMAK NASIL OLUYORMUŞ’

Ayşe Er, kavga esnasında kendi yeğeni tarafından boğulmaya çalışıldığını şu şekilde anlattı;

He birde boğarken bana dedi ki ‘Ölümü tatmak nasıl oluyormuş’ dedi. Öyle bir kelime kullandı. Ablam hanım oturduğu yerden hiç kımıldamadı. Duygusuz, hiç bir şekilde bir tepki vermedi. Sadece oturduğu yerde ‘Vurun, daha hızlı vur, vurun’ diye bağırdı. Ambulansı aramışlar, kimin aradığını bilmiyorum. Kafamı kaldırmak istiyorum, etrafa bakmak için. Şaban Gültekin kafama ayağıyla basıyor, yatacaksın diye. Gene kaldırıyorum bu sefer, Emrullah Gültekin kafama basıyor. Yatacaksın diyor. O arada telefonunu gördüm. Eski, çok eski bir model. Öyle bir telefon kullanıyordu. Ona dediler jandarma yolda. Ondan sonra, hemen ‘Bırak bırak’ dedi. O an ben boğuluyordum.

3, 4 gün önce planlanmış, projelenmiş yapılan bir suikast. Merdivenler temizlendi. Merdivenlerde kanlarımız vardı. Ambulans geldi. Ambulanstaki kadın mıydı, bey miydi hatırlamıyorum. ‘Bu hale bunu kim getirdi?’ dedi, babam için. ‘Ben getirdim’ dedi Şaban Gültekin. Yani suçunu itiraf etti. Benim misafirlerim urfadan geldi, işçilerim. Bizde 3 tane aile var. 2 odayı gösterebildik.  1 oda eksik kaldı. Zaten babam bir buçuk ay önce söylemiş boşaltın orayı diye. Bende ablama dedim ki ‘Yukarısını boşalt, misafirlerime işçilerime oraya göstereceğiz’ Hatta jandarmayı da 1 ,2 kere aradım. Yani geldiler, söylediler de boşaltın diye. Sonuçta mal sahibi babam. En son olaydan bir gün önce, ablam ‘Tamam boşaltırım’ dedi. ‘Benim ayağım rahatsız ben anca 2 günde boşaltabilirim’ dedi. O akşamdan sonra, sabah bu darbe oldu.

‘NİYETLERİ BİZİ ÖLDÜRÜP ATMAKTI, SADECE ZAMANLARI YOKTU’

Ayşe Er, eniştesi ve ablasının niyetinin kendilerini öldürmek olduğunu dile getirdi.

Kadın hakları denilen bir şey var, sözde kanunen. Ama hiçbir şekilde o kadın haklarından faydalanamadım. Jandarmadan koruma istedim. Hiç bir şekilde kimse gelip burada bizi korumuyor. Korkuyoruz canımızdan olacağız diye. Çünkü niyetleri zaten, bizi öldürüp atmaktı. Sadece zamanları yoktu. Vakitleri kalmamıştı. Vakitleri olsaydı bizi zaten orada öldürüp artık dereye mi atarlardı, ne bileyim çukura mı atarlardı, ne yaparlardı bilmiyorum. Niyetleri bizi öldürmekti

HABER: GİZEM GÜNEŞ

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler