20 Ocak 1990 tarihinde Sovyet ordusu, Azerbaycan’ın başkenti Bakü ve diğer illerinde sivillere yönelik bir katliam gerçekleştirdi. Kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere pek çok sivil katledildi ve bu olay tarihe “Kanlı Ocak” olarak geçti. Bu olay, Azerbaycan’ın bağımsızlığının kazanılmasında dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Kanlı Ocak olayları, eski Sovyetler Birliği’nin çöküşünü hızlandırdı ve Azerbaycanlılarda bağımsızlık duygusunu alevlendirdi.
Olayların temelinde Karabağ sorunu yatmaktaydı. 1989 yılında Ermenistan Sovyet Cumhuriyeti Yüksek Konseyi, Karabağ’ın Ermenistan’la birleştirilmesi yönünde bir karar aldı. Bu karar Azerbaycan’da büyük bir infiale neden oldu ve halk yoğun şekilde tepki gösterdi. Sovyet yetkililerin kararlılığı, baskılar ve toprak talepleri, halkın büyük bir baskı oluşturması sonucu yerel halk ile Sovyet yönetimi arasında sürtüşmelere neden oldu.
26 bin kişilik Sovyet ordusunun Bakü’ye girmesi sonucu 147 Azerbaycanlı sivil hayatını kaybetti ve 744 kişi yaralandı. Bakü dışındaki diğer illerde de toplamda 147 sivil katledildi. Sovyet ordusunun katliamı sonrasında Bakü’de olağanüstü hal ilan edilmesine rağmen halk sokaklara çıktı ve şehitlerin defni için çalışma başlatıldı. Şehitlerin naaşları, daha sonra Sovyet döneminde park haline getirilen Dağüstü Park’ta toprağa verildi.
20 Ocak Katliamı, Azerbaycan’ın bağımsızlık sürecine bir adım olarak kabul edilmekte ve her yıl 20 Ocak’ta Kurbanların anısına karanfillerle şehitliğe akın ederek bağımsızlık ateşini yaşatmaya devam etmektedir. Tanıklardan biri olan 68 yaşındaki Nizami Rızaşuvari, Katliamdan sonraki yaşadıklarını anlattı ve o dönemde halkın bağımsızlık talebi için tek yumruk olduğunu belirtti.
Katliam sonrasında da Azerbaycan Halk Cephesi’nin aktivistleri, Sovyet istihbaratı tarafından hedef alındı, tutuklandı ve işkence gördü. Nizami Rızaşuvari’nin babası da gözaltına alındıktan sonra yaşamını yitirdi. Bu acı olaylar, Azerbaycan halkının bağımsızlık isteğini körüklüyor ve ülkenin tam bağımsızlık süreci başlamış oluyordu.